5 Kasım 2007 Pazartesi

ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ: EFSANE VE GERÇEKLER IV.

ALTIN ÜLKESİ KOLHETİ: EFSANE VE GERÇEKLER

Otar LORDKİPANİDZEA
lmancadan çeviren:Gubazi Çibarişi

''Eski çağlarda büyük üne sahip olan ülkenin (Kolhetia’nin ) ününü Jason’unArgonot seferi efsanesı ve ondan önceki Phrixos’un seferide göstermektedir.'' (Strabon)

Arkeolojik buluntular Batı Gürcistanda M.Ö. 2. binyılın ikinci yarısında teknikte, kültürde, toplumun ekonomik ve politik gelişiminde bir sıçramanın yaşandığını gösteriyor. Karadeniz sahillerinde bildiğim kadarı ile bu derece gelişmiş başka bir sosyo-kültür yapısı daha yoktur.
Yaklaşık bu dönemlerede oriental yazıtlarda Kolhiler hakkında ilk kayıtlara rastlıyoruz. Asur kralı Tiglatpalasar I.’in, (1115-1077), bir yazıtında: „Tumme den Daiaeni ye kadar olan Noiri ülkesinin (topraklarının), Büyük Denize kadar olan Kilchi ülkesinin (Ülkenin) fatihi... „ şeklinde ününden bahsediyor51. G. A. Melikischwili „Kilchi“(„Kulcha“) ismini Urartu kaynaklarındaki „Quilcha“ („Kulcha“) ile ilişkilendiriyor. Eski Yunan-Roma yazarlarında ise bu ’’Kolchis’’ olarak geçiyor52. „Büyük Deniz“ Karadeniz olarak kabul ediliyor. Asur kaynaklarında ise bu „Yukarı Deniz“ dir53. Bunun için Asur karalı Tukulta-Ninurt I. (1245-1209)’in yazıtlarındaki bilgiler eski Kolhi boylarının tarihi açısından önemlidir. Buradaki „Yukarı Denizdeki Ülkelerden 40 Kral“ ifadesi M.Ö. 1300 lerde Güney Doğu Karadeniz bölgesinde eski Kolhi boylarından oluşan ortak bir topluluğun varlığına tanıklık ediyor54. Argonotların Altın Postu almak için çıktıkları yolculuğu anlatan ve yunan mitolojisine’’Argonotların Seferi’ olarak geçen efsane, eski Yunanlıların Güney Doğu Karadenize ilk ziyaretleri, eski Kolhi boylarının politik ilk büyük birleşmesi ve Kolhi Küktürünün en parlak dönemine denk gelmektedir.
Burada bir dizi ilginç fakat bir okadarda karmaşık sorunla karşı karşıyayız. Altın Post efsanesi nezaman ve nasıl ortaya çıktı?, Aietes’in krallığı- Aia Ülkesi nerede idi?, Altın Post nerede saklanıyordu?, Bu mitos (efsane) hangi olayları ve hangi dönemi yansıtıyor?. Bu sorular hala bir tartışma konusu olan Yunanlıların Karadenize ilk kez nezaman gedikleri ile tamamen iç içedir. Bu sorular burada ele alınan konunun çerçevesini aşar niteliktedir. Fakat yinede Yunan mitolojisindeki „ Argonotların seferleri“ Kolheti ile ilişkili olduğu için bu konuya kısaca değinmek istiyorum55.
Argonotlar hakkında birçok yazar eserler üretmiş, eserlerinde efsane detaylı olarak ele alınmıtır, (Pinder, Rodoslu Apollonios, Sicilyalı Diodoros, Pseudo-Orpheus ve diğerleri)56. Argonotların seferi Homeros tarafındanda biliniyordu. Homeros „İlyada“(VII, 468) te ana tema hakkında ve Agonotların Lemnos adasına gelişi ile ilgili bilgiler veriyor. Argonotların liderinin Iason ve Lemnos adasının kraliçesinin (liderini) Hypsipyle, oğlunun Euneos oldugunu yazıyor. „Odyseeia“ da Homeros, Argonot efsanesindeki bütün başkahramanların isimlerini veriyor; kral Aietes (X, 137; XII, 70), kız kardeşi sihirbaz Kirke ( IX, 31; X, 36), Iason (XII, 72), babası (Aison), kardeşi (Pherer ve Amiphaon), hatta büyük babası Kretheus, Iasonu Altın Postu almaya gönderen kral Pelias (XI, 256-259). Homerosta ayrıca kral Aietes’in ve kızkardeşinin jenealojisinide buluyoruz (X, 138-139): „ Her ikiside insanlara güneşi getiren Helios ve Persea dan dünyaya geldiler (çocuklarıdır)“ Özel önemi olan, Odyseeia XII, 70-72 de yer alan „ Hepsinden ünlü olan Aietes in misafiri Argo“ hakkındaki kesimdir. Demekki Homeros satırlarını yazdığı dönemde ( en geç M.Ö. 8-7. yy) kuşkusuz ana teması Argonotların Altın Post için Aietes in ülkesine yaptıkları yolculuk olan ve sözlü olarak iletilen bir efsane mevcuttu. Kolheti kralı Aietes Argonotik’in bütün variyasyonlarında yer almaktadır ve Altın Postun saklandığı ülkenin hükümdarı, baş kahramanlardandır. Gerçektende Argonotik’e ait kısmi aktarımlar yanlızca Homeros’un eserinde değil diğer eserlerde de mevcuttur. Daha sonraki yazarlarda yer alan bazı kısımların, M.Ö. 8-7. yy da yunan edebiyatında mevcut olan Argonot seferlerine ait efsaneye ait birçok bölümünün kaybolduğunu gösteriyor. Örneğin „Kykli Epos’u“, Hesiodlu „Theogenie“, Korinth’li Eumelios’un eserleri, Epimenides ve diğerleri57. M.Ö. 8-7. yy da eski yunanda Argonot efsanesinin çok popüler olduğu kuşku götürmez. Böylece şu anda önümüzde cevaplanaması zor sorular duruyor: Bu efsane nezaman ortaya çıkmıştı ?, real (gerçek) bir olayın resonansı mı idi yoksa Helenlerin geniş fantazilerinin bir ürünü mü dür?.
Günümüzde tarih-fililojik çevrelerde Homeros’un tasvir ettiği olayların gerçekliği ve zamanı konusunda yürütülen tartışmaları bir kenara koyarsak, „Ilias“ ve Odyssee“ deki ana tema tartışmasız Myken (acheik, achäisch) dönemine kadar ulaşmış sözlü aktarımlara ve poetik geleneğine dayandırılabilir.
Truva savaşlarının baş kahramanı olan Achilleus bir Argonot olan Pleus’un oğludur. „Güçlü“ veya „büyük“ olarak adlandırılan Aias Argonot Telamon’un oğludur. Telamon Achilleus’un amcasıdır. Argonot seferinin ilk başlarında yer alan Herakles Truva savaşlarında hayatta değildir. Philoktet Truvanın önünde oku ile savaşır, Paris I’i öldürür, daha sonra truva düşer. Altın Postu almak için sefere çıkan Argonotlar Troya savaşına katilanların babaları idi. Bu düşünce eski Hellas ta yaygındı. Tarihçilerin babası Herodot, M.Ö. 5.yy., İason’un Kolheti kralının kızını (medea.ç.n.) kaçırdıktan sonra, kral Priamos’un oğlu Paris-Alexsandrosu bir kuşak sonra Helenayı kaçırması Troya şavaşına neden olmuştu’’(I, 4). Bu Troya savaşının Argonot seferlerinden sonra yapıldığını göstermektedir. Bir çok araştırmacı tarafından Troya savaşının tarihini M.Ö. 13.yy’ ın 30-40 yıllları olarak kabul edilmektedir.
En önemli noktalardan biri, Herodot’tan diğer eski yunan yazarlarına kadar, ve orta çağ yorumcularına kadar, hepsinde Argonot seferinin ana temasının aynı olmasıdır. Eski ve yeni bütün versiyonlarda ana kahramanlar hep aynıdır; Kolheti kralı Aiete, kızı Medea ve Argonotların lideri Iason. Yolculuğun amacıda hep aynıdır; Altın Post. Argonotların kayalıklardan (’’symplegad’ler’’) geçerek gittiği ülkenin adı Aia veya Kolheti. Bu motif sadece birkaç episodlerin dışında ve bazı süslemeler, eklemeler dışında hep aynıdır.
A.N.Wesselowskis’in ifadesi ile; halkın düşün dünyasını etkileyen ve böylece lirik-epik şarkılara yansımasına neden olan olaylar nelerdi ? Hangi olaylar Argonot seferine tarihsel bir temeli olabilir ?
Eski versiyonlara göre, yuanistandan Phrixos’u getiren koçun altın postunun bulunduğu yer58 Kolheti dir. Homeros kral Aietes’ten bahsetmektedir. Aites Aia ülkesinden olan anlamına gelmektedir. Strabon şöyle yazmaktadır: ’’Aietes Kolheti yaygın bır isimdir’’. Bizanslı tarihçi Agathias (6.yy.) İran-Bizans savaşlarında Kolhetide Aietes adında politik nüfusa sahip aristoktar kökenli yerel bir politikacıdan bahsetmektedir (Agathias, Justinian’nın Politıkası üzerıne III, 8-11). Bizanslı Lexikograf Stephano (11.yy.): ’’ Aietes ismi Asiate’nin Asien’den türetilmesi gibi Aite’den türetilmiştir’’ şeklinde yazmaktadır. Aia bütün yunan yazarları tarafından Kolheti olarak tanımlanıyor ve Kolheti ile eş anlamda kullanılıyor. Hatta Herodot Aia ve Kolheti kelimelerini ’’Aia-Kolheti’’ şeklinde beraberde kullanmaktadır (I, 2)59. Rodoslu Apollonios, Aietes’in krallığını Aia ve Kolheti şeklinde paralel tanımlamaktadır. II, 417’de ’’Aia-Kolheti’’60 şeklinde yer almaktadır. Daha sonraki dönemlere ait yazarlardan bazıları Aia’nın Kolheti’nin başkenti olduğunu yazmaktadırlar.
Eski yunan yazarlarının hepsi Aia ile Kolhetinin aynı yer olduğunu ve kral Aietes’ten bahsetmesine rağmen modern yazarlardan (eskı tarih araştırmacılarından) bazıları Argonot Seferi efsanesinin M.Ö. 8-7. yüzyıllara ait olduğunu ve Yunanlıların Karadenız sahillerindeki ilk koloni kurma dönemi ile ilintili olduğunu savunmaktadırlar. Önceki dönemler için yazarlar arasında çeşili görüş ayrılıkları mevcuttur.
Başlarda bazı araştırmacılar Argonot Seferi efsanesi ile Karadenız sahilleri arasında neredeyse hiçbir ilişki kurulamayacağını ve mitosun en eski versiyonunun hiçbir şekilde Akaer’lerin Kolhilerle tanıştıklarını yansıtmadığını öne sürmektedirler. Iason’un Altın Postu almak için gittiği ülkenin bir fantazi ülkesi olduğunu ve bunun için bazı antik yazarlar, (örneğin Mimnernos), ülkeyi (Kolhetiyi ) dünyanın ucuna, okyanusların ardına koymaktadır. Efsanevi kral Aietes ilk olarak Yunanlıların büyük kolonizasyonla ve Karadeniz sahillerinde geniş alanlara yerleşmeye başlamaları ile birlikte Kolheti ile ilişkilendirilmiştir61. Buna karşın ama Strabon ,(I, 2, 10), M.Ö. 1.yy’da oldukça detaylı bir şekilde tasvir etmektedir: ’’O kahraman insanlar (Homerosun anlattığı sefere katılanlar, Argonotlar, Ç.N., ) Pontik denizini (Karadenizi, O.L.) herhangi bir okyanus olarak düşünmekte idiler (Atlantik okyanısundan farklı olarak, O.L.). Yapılan detaylı çalışma ve bununla bağlantılı tasvirler Argonotik’in en eski coğrafik temelinde, Aia’nın başından beri Karadeniz sınırları içinde bir yerde, Karadenizde, anlaşılmaktadır. Bunu Homeros’un Ilias eseri ve daha önce bahsedildiği gibi Argonotik’a daki Lemnos-Tema (olara anlandırılan) hiç bir kuşkuya yer vermeyecek şekilde göstermektedır: Argonotlar rota olarak Karadenizi seçtikleri zaman Lemnosa sadece İlkos ülkesinden ulaşabilirlerdi. Homeros Hellespontuda direkt olarak en eski Argonotok ile ilşkilendiriliyor. Hellespont Helen denizi anlamına geliyor, yani Phrixos’un kızkardeşi. Efsaneye göre altın koçtan denize düşen Helen denize adını vermiş ve Hellespond (Helen’ın denizi) olarak anılmaya başlanmış. Hellespond’un Karadenize geçiş yerlerinden biri (Dardanellen, Çanakkale boğazı) olduğunu desteklemektedir62. Bazı araştırmacıların savunduğu gibi Argonotikin Karadeniz ile bağlantısını kabul etmedığımizde efsanenin ana teması anlamsızlaşıyor. Aynı zamanda neden yunan-roma edebıyatında ve güzel sanatında (heykel, resim vb.) Argonotlar efsanesinin bu kadar geniş bir popüleriteye sahip olduğu belirsizleşiyor. Efsanenin konusu bilindiği gibi M.Ö. 8.yy. da hızla gelişen bir etki , edebiyat ve güzel sanatlarda derin etki yarattı; Hesiod ve Eumelios, büyük yunan trajedi yazarları Aischylos, Sophokles ve Euripides, Delfide bulunan ve heykeltraşı bilinmeyen Friz (Fries), atinalı Duris’ın vazo üstüne çizilmiş ünlü resmi, lirikçi Mimneros, Anakreon ve Pindar, helenik şair ve bilgini Rodoslu Apollonios, ünlü romalı yazar ve düşünürü Seneca ve diğer birçokları. Yunanlılardaki bu şöhretin nedeni ne olabilirdi ? Bunun açıklamasını Iason’un liderliği altndaki Argonotların gerçekleştirdiği büyük kahramanlığında aramak gerekir: Onlar Karadenize giden yolu keşfediyor, bununla ozamana kadar ulaşılamamış bir yeri, Aia-Kolhetiyi (Phrixos uçan bir koçun üzerinde yolu katederken denizin dar geçitinde kız kardeşi denize düşer ve boğulur).
Homeros un Odesseia XII (Strophen 58-72) de Karadenizin girişindeki kayalıklardan (bugünkü boğaz geçişi) şöyle bahseder:
’’Denize dimdik inen iki kayanın önünden geçer yolun biri,Çarpar durur bu kayalara gürleye gürleyeLacivert gözlü Amphitrite’nin kocaman dalgaları,Kıranlar denir ölümsüz tanrılar katında bu kayalığa,Aşamadı bir tek kuş bu kayaları simdiye dek,Zeus’a tanrı balı taşıyan ürkek güvercinler bile asamadı.Yalçın kaya, uçan kuşların birini kapar boyuna,Zeus da, azalmasın diye kuşlar, katar bir baskasını,Hiçbir insan gemisi varamadı öbür kayaya sağ salim,Bir gemi yaklaştı mı alır götürür denizin dalgalarıVe öldürücü bir ateşin kasırgaları alır götürürGeminin tahtalarını ve gövdelerini tayfaların.Ama bir tanesi aşabildi bu kayayı denizde yüzen gemilerden,Dillere destan Argo gemisiydi bu da,Aştı kayayı Aietes’in ülkesinden dönerken,Dalgalar onu engin kayaların üstüne atmıştı ya, neyse,Bereket İason’u seviyordu da Here, kurtardı gemiyi...”
(Azra Erhat- A. Kadir’in çevirisinden)
Homeros sonrası zamanda Karadenizin girişindeki yalçın kayalardan (Plankten) geçiş aşılmakla, Strabon’un yazdığı gibi ozamana kadar ’’Pontos Axenos’’ ( misafir sevmeyen) olarak nitelenen Karadenizde deninizciliğe başlanmış oldu.
Rodoslu Apollonios’’...Olympostaki tanrıça Athene ayağa kalktı, gemi kayalıklardan geçmişti. Fakat dağlar neredeyse birbirleri ile çarpışacaklardı, tanrıların kararlaştırdıkları gibi sonsuza dek hareketsiz kalacaklar, eğer bir gemi o kayalardan geçerse’’.
Tabiiki engel ’’birbirlerine çarpan’’ kayalar değil güçlü su akıntısı idi. Bir çok araştırmacı Karadenize giriş yolunun (Çanakkale boğazı, Ç.N.) ancak M.Ö. 7.yy. da ’’pentakonter’’, 50 kürekli gemileririn yapımından sonra mümkün olabileceğini savunmaktadır. Fakat bu tez kuşku ile karşılanmaktadır. 1984 ta ingiliz yazar Tim Severin Miken dönemideki gibi bir gemi ile Karadenize çıkan geçiti geçmenin mümkün olduğunu ispatladır63.
M.Ö.8.yy. da Karadenizde gemi yolculuğu normal bir durumdu. Ayrıca bu zamanda Propontis kıyılarında (Marmara Bölgesi) ve Karadenizde birçok yunan yerleşim yeri mevcuttu; Karadenizin adıda Euxeinos, ’’ misafir perver’’ idi. M.Ö. 8.yy. da Karadenize çıkışın (Çanakkale Boğazını geçmek) böyle sanatsal olarak çok çekici ve çok ünlü epik bir eserin, sıra dışı bir kahramanlıkla ortaya çıktığını iddia etmek çok zor.
Yunanlılar tabiiki eski çağda Doğu Karadenizde yeni, zengin bir ülkeyi keşfetmenin önemini biliyorlardı. Tekrar eski dünyanın alimine, Strabon’a, dönelim:’’ Doğru söylemiş (Homeros), o ünü herkes tarafından bilinen Argo’- o gemi ile yapılan yolculuğun daha önceden bilinen yoğun yerleşimli yerlerden geçtiği...yoksa Post için yapılan yolculuk, bilinmeyen, gizemli yerlere (topraklara) yapılmış olsaydı inandırıcılığı olmazdı.
Geçilecek yeri ve oturanı olmayan, yönümüzden bu kadar uzak bir yere yapılacak yolculuk fark edilmeden ve ünlenmeden kalamazdı’’.
Eski coğrafyacıların böyle kategorik bir hüküme gerçek dayanakları varmıydı?. Başka bir deyişle, M.Ö. 2000’lerin ikinci yarısında (daha doğrusu üçüncü çeyreğinde) Karadenizin doğu kesiminde gücü ve zenginliği Argonotik epiğinin çekirdeğinde kendini yansıtabilecek derecede gelişmiş ileri bir toplum varmıydı?. Modern arkeoloji bu soruya inandırıcı bir şekilde evet cevabını vermektedir.
Daha önce Kolheti’nin Geç Tunç Çağının ilk döneminde (M.Ö.2.binyılın ikinci yarısında) aşağıdaki karakteristiklere sahip bir ülke olduğunu görmüştük.
Politik stabilizenin (konsolidasyon) sonucu oluşan üretim mallarındaki aynılık (homojenlik).
Halkı kollektiv çalışmaya, organize olmaya zorlayan yoğun tarım (bu politik konsolidasyonun en etkin faktörüydü), buğday tarımı, bataklıkların kurutulması ve kanal sisteminin oluşturulması.
Ülkenin politik ve ekonomik gücünün temelini oluşturan tunç metalurjisinde ve metal işlemedeki yüksek gelişimin sonucu şaşılacak derecede çok sayıda silah ve tarımsal aletlerin üretimi.
Yüksek kesimlerde ve düzlüklerdeki büyükbaş hayvancılık.
Tarım ürünlerinin saklanması ve depolanması için gereken çanak çömleklerin imalatı.
Bölgesel iklim şartlarına uygun kurulan yerleşim tipleri.
Kolheti kültürünün yarattığı ve yansımasını yunanlıların Argonot Efsanesinin ilk versiyonunda gördüğümüz Kolhi toplumunun ekonomik ve politik yapısını tam olarak belirleyebilmek için elimizdeki şu andaki veriler yetersizdir. Ben, Kolhetinin bütün resmi organizasyonlarını oluşturmuş, karakteristik belirteçleri ile tam olarak oluşmuş bir ülke olarak görülmesi için erken olduğunu, elimizdeki verilerin şu anda böyle bir yorum için yetersiz olduğunu düşünüyorum. Büyük ihtimalle -“ Aietes’in krallığı”- Kolhetinin en parlak dönemlerinde ( M.Ö.2. binyılın ikinci dönemi ile 1.binyılın baslangıcı) her boyun kendi lokal liderlerinin olduğu bir toplumsal idari sisteme sahipti ve bunlar tek bir hükümdarın yönetimi altında idiler. Hükümdarın gücü tanrıdan ve kökeninden geliyordu (Aietes güneş tanrısının oğlu olarak kabul ediliyordu), ve bü yüzden hükümdarlığı elinde bulunduran hanedanlığın başı idi. Bu, politik yapı ve iş organizasyon açısından devletleşmenin ön fazına benzemektedir. Bir çok arastırmacı tarafından bu tip politik yapı evrensel bir fenomen olarak kabul ediliyor ve “Chiefdom” 64 olarak isimlendiriliyor.
Kolhi uygarlığının ekonomik ve politik sisteminin belirlenmesi zor ve tartışmalı bir konu olmakla birlikte, yunanlılar tarafında Aia (Aia-Kolheti şeklindede, ç.n) olarak belirtilen Kolheti, Büyük ve Küçük Kafkasyanın doğusunda yer alan ve Karadeniz sahilleri ile sınırlanan bölgede yer alan, yüksek medeniyete ulaşmış bir ülke idi. Uzak ve zengin ülkenin müşterileri tarafından yayılan Argonot efsanesinin ortaya çıkışı, Kolhi uygarlığının en parlak dönemine (M.Ö. 2.binyılın ikinci yarısı) denk düşmektedir. Miken zamanında yunanlıların Karadeniz sahillerine geldiklerini ispatlayacak herhangi bir arkeolojik delilin olup olmadiği sorusuna maalefes hayır cevabını vermek gerekiyor.
En eski Argonotik versiyonları üzerindeki çalışmalarda, eski Kolhı folkloru ve etnografisi özel öneme sahip (Yazar burada eski Gürcü fokloru şeklinde ifade kullanmaktadır. Fakat kastedilen Kolhi folklorudur. Ç.N.). Eski kolhi folklorunda mucizevi özelliğe sahip, hastalıkları iyileştiren, koruyucu (vb.), uçabilen altından bir koç un varlığına (inanışına) rastlıyoruz. Bunun yanında evcil hayvanların koruyucusu, iyinin temsilcisi ve diğer motifleri içeren bir yılan kultunada rastlıyoruz (detaylı bilgi için bkz. Lordkipanije, 1986b, 103-112). Fakat bu kompleks ve tarihlendirilmesi çok zor olan folklorik elementlerin direkt olarak Argonotik-Probleminde kullanılamaz. Mikenlerin bölgeyi düzensiz (seyrek) ziyaret ettiklerini varsaydığımızda, bu ziyaretlerini bugün ispatlayacak arkeolojik materyallerin bulunması beklenemez65 Büyük ihtimalle onlar (Kolheti’yi ilk ziyaret edenler) Thukylides’in (I, 7) ve Strabon un (I, 3, 6) bahsettiği, belli amaç için gelen maceracı, cesur denizciler, korsanlar ve onlar gibi başka amaçları olanlarlardı66. M.Ö. 12.yy da Miken medeniyetinin yıkılmasından sonra bu deniz seferleri tekrar kesildi. Antik dünyada uzak, zengin Kolhilerin ülkesi hakkındaki ilk bilgilerin ortaya çıkması, Karadenize çıkan deniz yolunun bilinmesi ile ilk adım atılmıştı. Argonotların kahramanlığı hafızalarda kalmış, ünü kuşaktan kuşağa aktarılmıştı. M.Ö. 8-7.yy da Yunanlıların yeniden Akdeniz ve Karadeniz sahillerine yerleşmeleri yeni bir ivme kazandı ve “Büyük Yunan Kolonizasyonu” başladı. M.Ö. 8-7.yüzyıla kadar sadece ağızdan ağıza aktarılan Argonotlar Efsanesi alışılmışın ötesinde bir popülarite kazandı ve yunan edebiyatının en ilgi çekici konusu oldu ve bir çok büyük eserin ana temasını oluşturdu. Bu dönemden sonra eski Yunanlılar ile Kolhiler arasında düzenli ticari ve kültürel iliski başladı.

___________________________________________________________________
51. Melik'isvili1964, 27-28; 1966, 320: ''Nairi'' ülkesi hakkında detay için bkz. Melik'içvili 1964, 13ff. Asur kaynaklarında ''Daiaeni'', Urartu yazıtlarında ''Diauchi'' e karşılık gelmektedir; yunan yazarlarındaki Taochi boylarının ülkesi eski gürcü bölgesi Tao ya karşılık gelmektedir (Melik'isvili 1964, 58-60).
52. Melik'isvili 1962b- 280-281.
53. Melik'isvili 1966.
54. Melik'isvili 1966, 31.
55. O.Lort'k'ip'anije 1986b.
56. A.Urusaje 1964; O. Lort'k'ip'anije 1986b.
57. A.Urusaje 1964; O. Lort'k'ip'anije 1986b.
58. Yunan literatüründe ilk kez lirikçi Mimiermos (M.Ö.7.-6.yy) ''Nano'' şiirinde Aia Ülkesinden bahsetmektedir. Eski yunan literatüründe Aia (A?a) alışıldık biçimde ülke adını belirtmektedir, yani Kolhis in sinonimi olarak (Herodot, I, 2; VIII, 193, 197; Rodos'lu Apollonios II, 1267) veya başkent olarak. Fakat bu durum görece geç dönem yazar veya yorumcular tarafında kullanılmıştır (bkz. Strabon I, 2, 39; Callimachos Pap. Berol, 11521; Sch. Ad Odyss., IX, 2; Sch. Ad Europidi, Alkestiada 1024; Schol. Ad. Rod. Apoll., III, 1093; Sch. Ad. Lycopr; Aleksandra. 1771).
59. T.Qauxc'isvili 1960, 48.
60. O.Lort'k'ip'anije 1986b, 128 Anm. 7.
61. Farklı fikirlerin ele alındığı detaylı ve eleştirel bir makale için bkz. O. Lort'k'ip'anije 1986b, 32-38.
62. Detay için bkz. Gordeziani 1978, 204-205.63. Severin 1985.64. O. Lort'k'ip'anije 1986b, 74-75.

Hiç yorum yok: